ide'de Dünya Sanat Günü Kutlamaları

İDE OKULLARINDA “EMPATİ” BAŞLIĞI ALTINDA DÜNYA SANAT GÜNÜ KUTLAMALARI

ide okulları olarak her yıl Dünya Sanat Günü’nü farklı etkinliklerle kutluyoruz. Bu yıl da ide Sanat Sokağında tüm öğrencilerimiz sanat dünyasının önemli isimleri Oyuncu Mustafa Kırantepe, Oyuncu ve Yönetmen Şamil Kafkas, Yazar ve Spiker Gülşah Banda, Oyuncu Zeynep Mataracı Bektaş, Yapımcı ve Yönetmen Beyza Güdücü Akay, Yazar ve Yönetmen Selçuk Aydemir, Film Yapımcısı Ediz Kentkuran, Drama Eğitmeni ve Hikâye Anlatıcısı Songül Bozacı ile bir araya gelerek “Empati” kavramına bakış açılarını ve sanatın empati yeteneğimiz üzerine katkısını konuştuk. 

Konuklarımız ve öğrencilerimizle birlikte “Kitap okumak, sanat eserlerini incelemek ya da resim, heykel gibi alanlarla uğraşmak, kaliteli bir film izlemek, ya da güzel bir beste dinlemek bizleri daha duyarlı insanlar yapar, aynı zamanda da insani duygularımızı geliştirir mi?” sorularına cevaplar aradık. 

Oyuncu Mustafa Kırantepe oyunculuğa başladığı yıllarda Eskişehir’den İstanbul’a ilk geldiğinde arkadaşının söylediği ‘’hayatta kal’’ sözünü benimsediğini söyleyerek tiyatroda oyuncunun sesini, emeğini ve düşüncesini herhangi bir süzgeçten geçirmeden yansıttığı bir alan olduğu için oyuncunun oynadığı karakteri anlamanın, analiz etmenin ve aynı duyguları yaşamanın, o karakteri empati kurarak anlamaktan geçtiğini belirtti.

Oyuncu ve Yönetmen Şamil Kafkas ise tiyatroya ilk başladığı yıllarda oynadığı oyunlarda; daha önce yazarların hikayelerini oynadığını, onları canlandırırken onların duygularını yaşadığını fark ettiğini söyledi. Ayrıca oyuncunun, oyun yazarının, senaristin ve yönetmenin bir dünya görüşünün olması gerektiğini, sanatını da bu çerçeve içerisinde izleyiciye yansıttığını vurguladı.

Yazar ve Spiker Gülşah Banda, üniversiteye başladığı yıllarda aynı zamanda farklı alanlarda çalışmaya başladığını ve bu durumun yazarlığa olan isteğini artırdığını, hayatın da bu çalışmanın karşılığını verdiğini söyleyerek ‘’yaşamı yazmak’’ tutkusuyla hareket ettiğini vurguladı. Yazmaya nereden başlanmalı sorusunaysa ‘’Aklınıza ne geliyorsa hemen şimdi elinize kâğıt kalem alıp yazın. Ne yazdığınız, nasıl yazdığınız önemli değil. Sizi geliştirecek olan yazmak ve kitap okumak’’ olarak cevap verdi.

Yapımcı ve Yönetmen Beyza Güdücü Akay gittiği ülkelerde TV programı için danslardan çok fazla etkilendiğini, Yakutistan’da neredeyse Türkçe konuşulduğunu ve kültürlerinin ülkemize çok yakın olduğunu vurguladı. Dansın yanı sıra müziğin dansla birleşiminin toplumların kültürlerine ışık tuttuğunu ve film izlerken, dans ederken, iyi bir beste dinlerken kaliteli vakit geçirmenin önemine vurgu yaptı.

Film Yapımcısı Ediz Kentkuran, Televizyon Programcılığı ve Sinema Sanatı üzerinde yeni dönemde ortaya çıkan dijital platformlarla birlikte bilgiye daha rahat ulaşılabilirliğinin arttığını ve bu durumunda sanatı beslediğini belirtti. İyi bir filmde müziğin önemli olduğunu vurgulayan Ediz Kentkuran, filmin etkisini ortaya çıkaran argümanın yüzde ellisinin müzik olduğunu belirtti. LGS hazırlığında olan öğrencilerimize kendi yaşamından örnekler vererek hep tutkularının peşinden gittiğini, sinemayı hep ertelediği bir tutku olduğu söyleyerek tutkularını keşfetmeleri gerektiğini ve bu tutkuya yönelik ilerlediklerinde başarının da beraberinde geldiğini söyledi. 

Senarist ve Yönetmen Selçuk Aydemir uçak mühendisi olduktan sonra yazmanın ve sinemanın tutkusu olduğunu keşfettiği için senarist ve yönetmen olduğunu öğrencilerimizle paylaştı. Sanatın insanlar için bir yakıt olduğunu, sanatla ilgilenmeyen insanların monotonluğa kapıldığını ve duygusal anlamda zorlandıklarını düşündüğünü aktardı. Sanatın empati duygusunu desteklediğini vurguladı.

Drama Eğitmeni ve Hikâye Anlatıcısı Songül Bozacı ise çocukluk yıllarında babaannesinin anlattığı masallarla büyüdüğünü ve hatırladığı ilk masalda, aklında kalan değirmen taşlarını ilk kez gördüğü zaman bir dedenin sakalında bulunan değirmen taşının büyüklüğü karşısında şaşırdığını anlattı. Çocukluğunda Adile Naşit’in ‘’Kuzucuklarım’’ TV programıyla masal anlatıcılığıyla tanıştığını ve masal anlatıcılığında ses, mimik ve beden hareketlerinin karakterlere göre şekillenmesinin masal anlatıcılığı için olmazsa olmaz olduğunu vurguladı. 

Değerli sanatçılarımızla söyleşi sonrası Dünya Sanat Günü kapsamında anaokulu öğrencilerimiz kil kullanarak üç boyutlu strafor üzerinde ebru yaparak farklı malzemeleri tanıdılar. Perküsyon atölyesinde kendi bedenlerini kullanarak müzik yaptılar. Tahta boncuklarla kolye ve bileklik tasarlayarak, farklı sanat etkinliklerine katılarak Dünya Sanat Gününü eğlenceli ve keyifli bir şekilde geçirdiler.

Öğrencilerimiz, ide Sanat Sokağında “Empati” başlığıyla oluşturulan farklı sanat etkinliklerine katılarak Dünya Sanat Günü’nü kutladı. Anaokulu öğrencilerimiz kil kullanarak üç boyutu, strafor üzerinde ebru yaparak farklı malzemeleri tanıdılar. Perküsyon atölyesinde kendi bedenlerini kullanarak müzik yaptılar. Tahta boncuklarla kolye ve bileklik tasarladılar.

İlkokul öğrencilerimiz güne Çamur, Ebru, Perküsyon, Dans, Takı Tasarım, Taş Boyama, Mandala ve Yaratıcı Jonglörlük gibi atölyelerden istediklerini seçerek farklı etkinliklere katılarak başladılar. Daha sonra da güne yedinci sanat olarak da bilinen sinemayı yakından tanımak adına film izleyerek devam ettiler.

İlkokul öğrencilerimiz ve ortaokul 5 ve 6. sınıf öğrencilerimiz ise yaş gruplarına göre ayrılmış ve geniş bir seçim imkânı tanıyan tiyatro, dans, görsel sanatlar, müzik gibi farklı disiplinleri içeren çok sayıdaki atölyeden dilediklerini seçerek etkinliklere katıldılar. 7.sınıf öğrencilerimiz ise tüm atölye gruplarına mentörlük yaparak rol model oldular.

Tüm sanatçılarımıza bu özel günde öğrencilerimizle bir araya geldikleri için teşekkür ediyor, kendilerini okulumuzda ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğumuzu belirtmek istiyoruz. 

“Her çocuk bir sanatçıdır, sorun büyüdüğümüzde nasıl sanatçı kalabileceğimizdir” der Picasso… Her daim çocuk her daim sanatla kalın.

Dünya Sanat Gününüz kutlu olsun…