ide okulları Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Bölümü tarafından planlanan ve velilerimizin katılımıyla gerçekleşen ide okulları Aile Akademisi’nde ‘Sınırlar’ konusunu ele aldık.
ide okulları Aile Akademisi, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölüm başkanımız Serpil Güngör Sofuoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri yaşamda kendini güvende hissedebilmek olduğunu söyleyen Güngör Sofuoğlu, “Bu temel ihtiyacı karşılamamızı sağlayan da söz ve davranışlarımızı ortaya koyarken dayanak oluşturduğumuz toplumsal normlar, kurallar ve yasalardır. Yani sınırlarımızdır. Çocukların ruhsal olarak sağlıklı gelişimi için de sınırlar bir çerçeve ve düzen sağlar. Bir de ide okulları olarak bu yıl belirlediğimiz tema ile sınırları konu edindik.” dedi.
“Her Aile Birbirinden Farklıdır.”
“Aile İçinde Sınırlar” başlıklı sunumuyla velilerimiz ile bir araya gelen Yeşim Korkut, her ailenin birbirinden farklı olduğunu, ancak sınırların her aile için üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu olduğunu vurguladı. Korkut, sağlıklı düzeyde sınırlar nasıl korunur ve eğer sınırlar korunamazsa neler olur ara başlıkları üzerinde dururken, sözlerine şu şekilde devam etti;
“Aile bizim tüm temel gereksinimlerimizin karşılandığı önemli bir kurum. Aynı zamanda tüm değerlerin nesillerden nesillere aktarıldığı bir işlevi de vardır. Her aile dış dünya ve kendi oluşturduğu sistem içerisinde bir denge tutturur ve bu şekilde devam eder.
Eğer sınırları çok katı tutarsanız, etkileşim olmaz. Eğer çok geçirgen olursa da dışarıdaki sistem ailenin içerisine dahil olur ve sınırlar kaybedilir. Bu sınırlar çok katı değil, ancak aileyi koruyacak şekilde dengeli tutulmalı.”
“Değişim ve Gelişimle Beraber Sınırlar Yeniden Şekillenir”
“Aile yasam döngüsü içerisinde, bu sınırlar zaman zaman değişir ve yeniden kurgulanır. Örnek vermek gerekirse, bebek doğduğunda anne ile arasındaki sınırlar çok geçirgendir, ancak bebek büyüyüp yürümeye başladığında annenin artık onu bağımsız olmaya itmesi gerekiyor. Biraz daha büyüdüğünde artık bazı şeyleri tek başlarına yapabilmelerini istiyoruz. En baştakinden daha farklı bir sınır gerekiyor. Çocuk, ergenlik dönemine geldiğinde ise, onun kendi fikirlerini duyurmaya başlamasıyla bu sınırlar tekrar şekillenir. Yavaş yavaş aile içerisinde birey olmaya başlarlar ve ayrımlaşma yaşanır.”
“Çocuk büyürken aile de gelişimsel bir değişim yaşıyor ve bu değişime uyum sağlıyor. Burada da sınırlar değişiyor ve yeniden şekilleniyor. İç içe olan bir anne bebekten ayrımlaşmaya başladığımız genç bir bireye doğru gidiliyor. Bu noktada anne ve baba arasında da sağlıklı bir ayrımlaşmanın olması gerekiyor. Onlar birbirlerini birey olarak kabul ediyorlar mı, kendilerine ait alanlar tanıyorlar mı soruları önemli.”
“Değişimden kaçınmak bir çözüm değil”
“Aile sistemi, topluluklarda olduğu gibi bir gelişimsel sistem içerisinde bulunuyor. Yenilikleri içine alarak gelişmek ve farklılıklara rağmen bir arada olabilmek önemli bir unsur haline geliyor. Fakat var olan beliren ihtiyaçlara göre roller ve sınırların işleyişi düzenlenemezse bu tür sistemler ölürler. Bu yüzden değişimle başa çıkmayı öğrenmeliyiz. İyi bir değişim olabilmesi için de zaman zaman eski olanın bırakılması gerekiyor.”
Sunumun ardından ide okulları Aile Akademisi, eğitsel ve kişisel gelişim atölyeleri ile devam etti.
Sakin Ebeveynin Pusulası Sınırlar ve Sorumluluk
Uzman Klinik Psikolog Yasemin Meriç Kazdal, Sakin Ebeveynin Pusulası Sınırlar ve Sorumluluk Atölyesi’nde ebeveynin sakin kalabilmesi için ona yardımcı olan çocukların aile bireyleri ile arasındaki sınırların oluşturulması ve korunmasını ele aldı. Kendi yaşamından da örnekler veren Yasemin Meriç Kazdal, “Sınırlar beraberinde sorumluluğu getiriyor. Sınırların oluşturulmasında da rutinler önemli bir olgudur. Okullar da rutinler üzerine kuruludur. Çünkü çocuk bir rutin içerisinde sonrasında ne olacağını biliyor ve kaybolmuyor.
Geçmişten gelen dinamiklerle çocuklarımıza ebeveynlik yapıyoruz. Aşırı korumacı yaklaşarak çocukları zorluklardan uzak tutmaya çalışıyoruz. Halbuki çocuk normal hayatında o kadar farklı sorunlarla karşılaşacaklar ki onları önceden koruyabilme ihtimalimiz yok. Burada içselleştirme önemli bir olgu. Çocuk öğrettiğimiz, örnek olduğumuz şeyleri kendi hayatına katıyorsa ve anlattıklarımız kendi deneyimleriyle onda vücut bulduğuysa bunu artık içselleştirmiş demektir.” Dedi.
Sınırlarımızın Keşfi
Klinik Psikolog Handan Altınova Keskinler’in Sınırlarımızın Keşfi atölyesinde, aileler psikodrama tekniklerinden yararlanarak bir keşif yolculuğuna çıktılar. Soru cevap şeklinde interaktif olarak gerçekleşen atölyede katılımcılar; aile bireylerinin bir durumla karşılaştıklarında ne hissettikleri ve nasıl bir davranışta bulundukları üzerinden sınırların nasıl şekillenebileceğini tartıştılar.
Kişisel Gelişim Atölyeleri
ide okulları Bilişim Öğretmeni Alim Keskin ile 3Boyutlu Tasarım atölyesinde velilerimiz kendi tasarımınızı oluşturarak 3 boyutlu tasarımın baskıya verme sürecini öğrenirken, ide okulları Anaokulu Zümre Başkanı Özlem Alaçam ile PASS Teorili Browni Yapımı Atölyesinde, sağlıklı browni yaparken aynı zamanda öğrencilerin mutfak atölyesinde etkin öğrenmeyi nasıl sağladıklarını deneyimlediler.
İlksen Utlu ile Mindfulness Atölyesinde, Ebeveyn ve Çocuk İlişkisinde Farkındalık konusu üzerinde durarak dikkatini içinde bulunduğun ana vermeyi, yargılamadan gözlemlemeyi, odaklanmayı savunan bir öğretinin temellerini deneyimlediler.
Van Gogh’un İzleri atölyesine katılan velilerimiz ise, ide okulları Görsel Sanatlar Zümre Başkanı Oya Mete Yener ile gerçekleşen atölyede sanatçının hayat hikayesi ve sanat yaşamından aldığınız ilham ile kendi portrelerini oluşturdular.